Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban’ın Dışişleri Bakan Vekili Emirhan Muttaki ve heyeti, geçtiğimiz günlerde bazı resmî temaslarda bulunmak için Ankara’ya geldi. Heyetin, havalimanının VIP bölümünden girmesi ve devlet protokolüyle karşılanması dikkat çekiciydi. Taliban hükümeti sözcüsü Abdul Qahar Balkhi, bu ziyaretin Çavuşoğlu’nun resmî daveti üzerine gerçekleştiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bu buluşmadan önce G-20 zirvesinde yaptığı konuşmada, “Diyalog kanallarını açık tutarak stratejik sabırla ve kademeli bir yaklaşımla Taliban’ı kapsayıcı bir yönetim kurmaya doğru yönlendirmeliyiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, İslamcı bir terör örgütü olan Taliban ile resmî düzeyde görüşmesi yetmezmiş gibi bir de bu görüşmeye besmele çekerek başlaması, laik bir devletin bakanı olduğu gerçeğini unutması (!) bakımından utanç verici bir tabloydu. Resmî temaslarına devam eden Taliban, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından da ağırlandı. Başkanvekili Muttaki bu görüşmelerden sonra yaptığı açıklamada, “Türkiye ile Afganistan’ın tarihe dayalı ilişkilerinde yeni ve olumlu bir sayfa açacaklarını” ifade etti.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakır Özer, Ankara’ya gelen 31 kişilik Taliban heyetinden 18’inin BM’nin terör listesinde olduğunu vurgulayarak, “Gelen zat, yani Amirhan Muttaki de 26 numarasıyla BM’nin Taliban Yaptırım Listesinde” dedi. Özer, terörle mücadele eden bir ülke olarak Türkiye’nin resmî protokolle Taliban’ı ağırlamasını “Taliban’ı tanımak” olarak değerlendirdi: “Bunların hepsinin adı pratikte tanımaktır, meşrulaştırmaktır.” yorumunu yaptı. 

Temel insan haklarına hiçbir saygısı olmayan, kadınlara sosyal hayatta yaşam hakkı tanımayan, pek çok ülkenin görüşmeye yanaşmadığı, ülkesinde silah zoruyla iktidarı gasp etmiş radikal İslamcı bir terör örgütüyle Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin görüşmesi tarihe bir utanç tablosu olarak geçecek bir gelişmedir. Bu görüşme, yüzünü Batı uygarlığına dönmüş laik Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının ne denli yozlaştığını ve kuruluş ilkelerinden ne denli uzaklaştığını açıkça ortaya koymaktadır. Lakin bu duruma şaşırmamak lazım; zira devletin en üst temsilcisi olan Cumhurbaşkanının Temmuz 2021’de, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” dediğini unutmadık. Minbere kılıçla çıkıp hutbe veren ile kılıçla kafa kesen zihniyetlerin temelde aynı koyu karanlıktan beslendiklerini biliyoruz. Tüm okuyucularımızı, gerçek niyetini artık açıktan açığa konuşan iktidar partisinin Anayasada belirtilen Cumhuriyet tanımını tahrif eden hamlelerini kınamaya ve daha da önemlisi kanıksamamaya davet ediyoruz.