ABD’nin askerlerini geri çekme kararının ardından Taliban, diğer merkezlerle birlikte başkent Kabil’e de girdi ve ülkedeki kontrolü ele geçirdi. 20 yıl sonra bölgeye yeniden hakim olan örgüt, her şeriatçı zihniyetin yapacağı gibi, işe kadınların özgürlük haklarını gasp etmekle başladı. Kadınları toplumun dışına itmekle kalmayıp insanların sağlık hakkını da elinden alan örgüt, 1 hafta önce Covid-19 aşısının yasaklanacağını duyurmuştu. Taliban’ın hükmü altında bulunmak istemeyen binlerce Afgan, bu nedenle Kabil Havalimanına akın ederek ülkeyi terk etmeye çalışıyor.

Taliban, yönetimde olduğu 1996-2001 yılları arasında katı bir şeriat hukuku uyguladı; bu uygulamalar, “ahlaksızlıkla” suçlanan kadınların kırbaçlanarak ve recm edilerek cezalandırılmasını da kapsıyordu. Taliban sözcüsü Süheyl Şahin BBC’ye verdiği demeçte, örgütün bazı eski ve katı kurallarını “yumuşattığını” savunarak, kadınların Taliban’dan korkacak hiçbir şeyleri olmadığını ve “kadınların namuslarını koruyacaklarını” açıkladı. Kadınlara “namus” ve “namussuzluk” kavramlarını bizzat yükleyen dinciler, bir yandan kadınların namus bekçisi olmayı görev edinirken, bir yandan da her sömürgeci zihniyetin yapacağı gibi “onlar için” kartını oynamayı ihmal etmiyor. Ilımlı gibi göstermeye çalışsalar da insan haklarına düpedüz aykırı olan bu şeriat zihniyetinde kadınların herhangi bir hakkı yoktur, olamaz da; kadınlar kendilerine lütfedilenlere razı olmalıdır.

Taliban Kültür Komisyonu tarafından yayımlandığı iddia edilen bir bildiride şu cümle geçiyor: “Ele geçirilen bölgelerdeki tüm imamlar, Taliban savaşçılarıyla evlenebilecek 15 yaş üstü kızların ve 45 yaş altı dul kadınların bir listesini Taliban’a vermelidir.” Bloomberg köşe yazarı Ruth Pollard, bu listenin 12 yaşındaki kızları da kapsadığını yazdı. Afganistan Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Ömer Sadra ise yorumu yaptı: “Militanların onlarla evlenmesine bile gerek yok; bu, bir seks köleliği biçimi.” Böylece örgütün şiddet ve işkence yoluyla, başta kadın hakları olmak üzere tüm temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına alacağı öngörüleri gerçekleşmeye başladı. BM Genel Sekreteri A. Guterres, “Afgan kadınlarının zor kazanılmış haklarının, uluslararası insani hukukun ve insan haklarının korunması gerektiğini” dile getirdi.

Fox News’un paylaştığı habere göre, Afganistan’ın Takhar vilayetindeki bir kadın, Taliban militanlarınca burka giymediği için vurularak öldürüldü. Üstelik bu infaz, kadın haklarına şeriat kuralları çerçevesinde saygı duyulacağının açıklandığı gün gerçekleşti!

Bir siyasetçi, gazeteci veya aktivist olarak toplum önüne çıkan kadınlar ise kendi hayatlarından endişe ediyor. Eski kadın milletvekillerinden Ferhunde Z. Nadiri, Taliban’ın kadın liderleri ortadan kaldırması halinde kadınların sesini duyuracak ve son 20 yılda elde edilen kazanımları savunacak kimsenin kalmayacağını dile getirdi. Afganistan’ın ilk kadın belediye başkanı Zarifa Ghafari, “Ben ve ailem için yardım edecek kimse yok. Taliban benim gibi insanlar için gelecek ve beni öldürecekler. Ailemi bırakamam. Zaten nereye gideceğim ki?” dedi. Afganistan’ın en iyi üniversitelerinde eğitim görmüş (ismini vermek istemeyen) bir Afgan kadın da, The Guardian’a verdiği demeçte şu yorumu yaptı: “Bugün olduğum kişi olmak için çok çalıştım ve bu sabah eve vardığımda yaptığım tek şey öğrenci kimlikleri, diploma ve sertifikalarımı yok etmek oldu. 24 yıl boyunca sahip olduğum her şeyi yakmam gerekiyor…”

Zarifa Ghafari

Taliban’ın iktidardan uzaklaştırıldığı 2001 yılından bu yana kadınlar yavaş yavaş eğitim ve çalışma hakkı gibi bazı kazanımları elde etmeye başlamıştı. Ancak tüm bu kazanımlara rağmen Afganistan, 2011’de “kadınlar için dünyadaki en tehlikeli ülke” unvanını almıştı. Afganistan aynı zamanda, kadın intiharlarının erkeklere oranla çok daha yüksek olduğu nadir ülkelerden biri. Kadına şiddet, sağlık hizmetlerinin durumu ve yoksulluk, kadınların hayatını zaten yeterince zindan etmişken, üstüne bir de Taliban öncülüğünde uygulanan katı İslam kuralları eklendi.

Ama kadınlar ayaklanırsa toplum ayaklanır! 18 Ağustos’ta başkent Kabil’de hayatta kalmak için sokağa çıkan kadınlar, “Taliban’ın boyunduruğu altına girmeyeceğiz” sloganlarıyla eylem yaptı. Kadınlar birbirlerinin arkasında ve biz de daima kadınların arkasında durmaya devam edeceğiz. Şeriat düzenini kabul etmiyoruz! Ey Taliban, sen kimsin?