Yazan: Süleyman KARAN

Büyük olasılıkla birkaç yıl içinde en az üç, belki de beş parçaya bölünmüş bir Suriye ile karşı karşıya kalacağız. Etnik ve dini kimlikler üzerinden bölünmüş ve belki on yıllarca birbirleriyle çatışacak devletçiklerle… 13 yıldır süren bir savaşın nasıl sonlandırıldığını hep birlikte şaşkınlıkla izledik. Bir terör örgütünün öncülüğünde ‘devrim’ diye lanse edilen bir operasyon sonrasında, Beşar Esad’ın otoriter rejimi kumdan bir kale gibi yıkıldı. Şimdi ülkede, IŞİD ve el-Kaide’de kariyer yapmış bir terörist ‘barış, demokrasi ve refah’ getirecek! Batı medyası ve Türkiye medyasının önemli bir bölümü, Muhammed el Colani kod adlı Ahmet eş-Şara’nın liderliğinde tekfirci selefi bir örgütü allayıp pulluyor. Heyet Tahrir’üş Şam, bazı münferit olaylar dışında ‘uslu’ duruyor, şimdilik! Bu terör örgütünün lideri neredeyse bir demokrasi kahramanı ilan ediliyor. Birleşik Krallık, ABD ve (Suriye Milli Ordusu üzerinden) Türkiye’deki ve Katar’daki iktidarlar bu sürecin mimarı gibi. Bir de tüm bu gelişmelerden en kârlı çıkan İsrail!.. Bir garip ittifak gibi görülebilir, ancak Tunus’tan Mısır’a, oradan Suriye ve Libya’ya sıçrayan projede, bu denklem aslında hep vardı ve kaldığı yerden devam ediyor. Projenin amacı kabaca, batı hegemonyasının işbirlikçisi teopolitik iktidarlarla bölgeyi yeni baştan tasarlamak ve iliğine kadar sömürmek. Yurtsever, laik, özgürlükçüleri yok etmek… Suriye’de olacaklar Ortadoğu halklarının geleceğinin daha da kararmasını sağlayacak. Din eksenli iktidarların zulmü altında gelişmiş batının yarı sömürgesi bir Ortadoğu… Tarih böyle yazılıyor, şimdilik!..