Yazan: Süleyman KARAN

Cumhuriyet, adı üzerinde halkın iktidarı demektir, ama kendiliğinden demokrasiyi içermez. O haliyle bile, meşrutiyet ve mutlakiyetten çok daha üstündür. Zira, zorbalıkla iktidarı ele geçirmiş, sonra da sırtını tanrısallığa dayamış bir hanedanın boyunduruğuna son veren bir iktidar biçimidir. Yani mutlak iktidarı gökten yere indirir, hanedanları tahtından indirir ve iktidarı ulusa verir. Bu sebepledir ki, cumhuriyet laik olmak zorundadır, ki birileri çıkıp da tanrı adına iktidarı ele geçiremesin! Ancak, cumhuriyetin varlığı, laiklikten öte, yurttaşlığa dayanır. Sorumlu ve aktif yurttaşlar yoksa, esasen cumhuriyet de yoktur. Hangi inanç grubuna mensup olursa olsun, bizim gibi inanç sistemlerine mensup olmayanlar olsun, hangi etnik gruptan olursa olsun, yoksul ya da varsıl olsun, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kamusal alanda eşit ve özgürdür. Bunu kabullenmek, başta devletin ve tüm yurttaşların sorumluluğudur. Bu cumhuriyetin demokratikleşmesi ancak bu şekilde mümkün olur. Sorumlu, eşit ve özgür yurttaşlar topluluğudur cumhuriyet. Her 29 Ekim’de belediye konserlerinde marş söylemekle yurttaş olunmuyor. Cumhuriyete sahip çıkmakla ve her yurttaşa saygı duymakla olunuyor. Biz ateistler işte bu bilinç ve sorumlulukla özgür ve eşit yurttaşlık için de mücadele veriyoruz.