Sözlü ve fiziki şiddete maruz kalan R.S., olayın şokunu yaşadı. Saldırgan kadın, çifti Müslüman bir ülke olduğunu hatırlatarak rahatsız etmeye çalıştı. Ancak R.S.’nin yalnızca sevgilisine sarıldığını belirtmesine rağmen saldırganlık devam etti. Genç kıza hakaretler yağdıran kadın, durup dinlemeden üzerine yürüdü ve korkunç tehditler savurdu.

Olayın şokunu üzerinden atlatan R.S., kardeşinin de ağlayarak annesini aradığını ve darp edildiğini söylediğini ifade etti. Şiddet olayı esnasında çevredeki insanların sessiz kaldığı bilgisine ulaşıldı. R.S.’nin ablası N.S. ise ülkedeki eğitim sisteminin karma olup olmaması gerektiği tartışmalarıyla ilgili önemli bir noktaya vurgu yaptı. Kız kardeşinin şanslı olduğunu ve hafif yaralarla atlattığını belirten N.S., bir sonraki saldırının bu kadar şanslı sonuçlanmayabileceğine dikkat çekti.

Bu olayda görülen saldırgan tutum, din adına hoşgörüsüzlük ve şiddetin meşrulaştırılması durumunu yansıtıyor. Saldırgan, İslam’ın kamusal alana egemen kılınmasını savunan bir zihniyetle hareket etmiş görünüyor.

İslam inancının hoşgörüyü, şefkati, saygıyı ve şiddetten uzak durmayı emrettiğini iddia edecek değiliz; 21. yüzyılda herhangi bir toplumda pek çok yaşam biçimi olduğunu anlamış ve bunu sindirmiş yurttaşlara ihtiyaç olduğuna işaret edeceğiz.  Kimsenin bireysel yaşamında yaşadığı inanç pratiklerine karışmayı toplum olarak doğru bulmuyorsak tüm toplumu ve toplumsal mekânları bir inancın çağ dışı gerekliliklerine göre tasarlamak isteyenlerin karşısında duvar örmek zorundayız. Zira özellikle kamusal alanda hoşgörüsüzlüğü ve şiddeti savunan kişiler, toplumda bölünmelere ve çatışmalara yol açabilir. Bu durum, toplumun birlik ve beraberliğini zayıflatırken, insanlar arasında kutuplaşmalara sebep olabilir.

Bu tür tehlikeli düşünceler ve davranışlarla mücadele etmek için, toplum olarak birlikte çalışmalı ve hoşgörü, saygı ve anlayış temelinde birlikte yaşama kültürünü güçlendirmeliyiz. Herhangi bir inancın yahut dünya görüşünün kamusal alanı tek başına şekillendirmesinin önüne özgürlüklerimizi, birlikte yaşama irademizi ve laik cumhuriyeti ortaya koyarak karşı çıkmalıyız. Bu noktada, toplumun her kesimi, hoşgörüsüz ve şiddet yanlısı tutumlara karşı ortak bir duruş sergilemeli ve bu tür olumsuz etkileri engellemek için çaba göstermelidir.

Haberin Kaynağı