İsveç’te gerçekleşen Kuran yakma protestosu, İsveç polisi tarafından daha önce iki kez güvenlik gerekçesiyle engellenmiş olan aşırı sağcı grupların eylemlerini hatırlattı. Eylemin Kurban bayramına denk gelmesi, İsveç’in NATO üyelik sürecini olumsuz etkileyebileceği düşünülüyor. Avrupa’da bu tür eylemler ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilirken, İslam ülkelerinde ise yapan kişiler idam ve hapis cezasıyla karşı karşıya kalabiliyor. 

Ankara’da ise duruma tepki gösterildi ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, nefret suçlarını ifade özgürlüğü kisvesi altında savunmanın gerçek anlamda ifade özgürlüğüne darbe vurduğunu belirtti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise eylemi kınayarak zamanlamaya dikkat çekti. 

Türkiye’nin laik yöneticileri ise muhalefet kanadından bazı isimlerle birlikte Kuran yakma protestosunu nefret suçları olarak değerlendirdi. Ancak kuranı yakan kişilerin, kuranın içeriğine ve Avrupa’da şeriat isteyen müslümanları örnek alanlara karşı bu protestoyu yaptıkları düşünülüyor. İddia edenlerin aksine, kuran yakmak nefret suçu olduğunu belirtenler, yakılan Kuran’ın içeriğindeki ifadelere ne diyecekler: 

Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar (Tevbe/28).

Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir (Araf/179).

Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşekleridirler (Müdessir/50-51).

Kuran’da sadece bunlarla sınırlı olmayan ifadeler bulunmaktadır. Eğer kuran yakmak nefret suçuysa, kuranın inanmayanlar hakkında söyledikleri de nefret suçu mudur? Yoksa bu gibi olaylara hep birlikte nefret suçu demekle birlikte, kuranın içeriğinden bihaber miyiz?

Haberin Kaynağı