KRT TV’nin haberine göre, yeni hükümette Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirilen Yusuf Tekin’in geçmişteki açıklamaları ve eğitim politikalarındaki tavırları, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliği ve yapısı üzerine ciddi endişeler doğuruyor.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olan Tekin, 2011 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcısı olarak atanmış, 2013’te ise Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı’na getirilmişti. Tekin, 2018 yılında profesörlük unvanı aldıktan sonra görevinden ayrılarak Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi rektörü oldu.

Yusuf Tekin, bürokrasi hayatında, özellikle eğitimle ilgili konular üzerine yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. 2013 yılında 19. Milli Eğitim Şurası’nda karma eğitimin tartışılmasının ardından Yeni Akit gazetesine yaptığı bir röportajda, yasaların karma eğitime zorunlu kılmadığını söylemiş ve halkın değerlerinin belirleyici olduğunu belirtmişti.

Tekin, 2013’te düzenlenen İmam Hatip Liseleri Uluslararası Sempozyumu’nda da “1930’lar bir daha yaşanmasın” şeklindeki ifadeleriyle, dini referans kaynakları ve eğitim kurumlarının politika malzemesi olarak kullanılmasını eleştirmişti. Ancak bu ifadeler, Türkiye’nin laik devlet inşasına ve vicdan özgürlüğünün korunmasına yönelik çabaların altını oymak gibi feci bir olası tehdidi de beraberinde getiriyor.