Ege’de Son Söz’ün haberine göre, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftülüğü, birlikte yürüttükleri bir protokol ile 842 farklı eğitim kurumuna “manevi danışmanlık” adı altında din görevlileri atadı. Bu gelişme, 2017’de getirilen ve imam hatip mezunlarının okullarda “manevi danışmanlık” hizmeti vermesine izin veren yönetmeliğin ardından geldi. ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)’ adı verilen bu protokolle, imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticileri İzmir’deki okullara görevlendirildi. Bu atamalar, şehir genelindeki okulların üçte birini kapsıyor.

Atanan “manevi danışmanların“, öğrencilerin “millî, mânevî, ahlâkî, insânî, kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan, geliştiren akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetiştirilmesine katkı sağlamak” amacıyla bu görevlere getirildikleri belirtildi.

Ancak bu atamalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi ve seküler yapısını göz ardı ettiği eleştirilerine neden oldu. Eğitimdeki laik çizginin bozulduğunu düşünen birçok kişi, dini unsurların eğitim sürecine bu denli yoğun bir şekilde dahil edilmesini endişeyle karşılıyor. İslamcı gerici tehdidin güç kazandığına dair görüşler de bu durumun üzerine ekleniyor.