Bir saldırgan, Fatih/İstanbul’da 17 Mart saat 17.00 sıralarında bir iç giyim mağazasının önündeki kadın iç çamaşırı giydirilmiş cansız mankenleri “Bunlar kadın bedenini teşhir ediyor.” diye bağırıp tekmeleyerek yere düşürdü. Saldırı görüntüleri sosyal medyada yayınlandıktan sonra epey tepki gördü. İş yeri sahibi ise “Bir anda mankenler yere düşmeye başladı. Önce rüzgardan zannettik ama sonra fark ettik ki bir adam mankenleri tekmeliyordu. Sonrasında ‘Siz Müslümansınız, bunlar kadın bedenini teşhir ediyor. Siz nasıl bunları buraya koyarsınız?’ diye bağırmaya başladı. Çevredekilerin müdahalesi ile uzaklaştırıldı. Neye uğradığımı şaşırdım.” açıklamasında bulundu. İş yerinin sahibi açıklamasının devamında, yaşadığı şoku şu sözlerle aktardı: “Bu sabah yine gelmiş, kapının önünü kontrol etmiş. Mankenler kapının önünde yoktu, mankenleri göremeyince gitmiş. Ben geldim, mankenlerimi yine çıkardım. Hatta daha güzel giydirdim. Çünkü biz onların zihniyetinden korkmuyoruz artık. Şikayetçi olmadım. Çünkü şikayetçi olsam bile ne yapılabilir diye düşündüm.”
Kadınları “yürüyen rahimler” olarak gören yahut onlara heteroseksüel erkeğin cinsel nesnesi olmaktan fazlasını atfetmeyen, bu mide bulandırıcı zihniyeti lanetliyoruz. İnançlarını kamusal alana dayatma arzusundaki tüm kesimlere, inançlarını kişisel alanlarında yaşamaları çağrısında bulunuyoruz. Kamusal alan hepimizindir. Ahlak bozucu olan iç çamaşırı ve cansız manken değil, tarikat yurtlarında tecavüze uğrayan masum çocukların sesi olmamaktır. Vahim olarak hatırlanacaktır ki dönemin bakanlarından biri “Çocuğun rızası vardı.” derken bir diğeri ise “Bir kereden bir şey olmaz.” diyebilmişti.
Dernek olarak bizim üzerimize düşen görev, yaklaşan seçimlerde oy kullanırken yurttaşlarımıza kamusal alanın nasıl dönüştürülmek istendiğini ve ne tür bir boğucu atmosfere hapsedilmek istendiğimizi bir kere daha hatırlatmaktır!