BirGün gazetesinin haberine göre, Diyarbakır’daki yangının  duruşmasında   cumhuriyet savcısı esas hakkındaki mütalaasını açıklayarak Kur’an Kursu’nun resmî olduğunu ancak yatılı olmamasına rağmen öğrencilerin yatılı kaldığını kaydetti.

Bilirkişinin kursta “elektrik sayacı bulunmadığı ve ‘elektriğin kaçak kullanıldığı’ ve elektrik panosunda mesken kullanımı için akım düzenleyicinin bulunmadığı” yönündeki tespitini belirten savcı; kursun yangından 3 yıl önce faaliyete başladığı, yangına yönelik hiçbir önlem alınmadığı, bina tesisatının kurulmadığı, bundan Kulp İlçe Müftülüğünün sorumlu olduğuna dair bilirkişi raporuna dikkat çekti. Sanığın mahkemedeki “olumlu hâl ve davranışları”nı takdirî indirim sebebi gören mahkeme, Özçelik’in 14 yıllık hapis cezasında 1 yıl 4 ay indirime giderek cezayı 11 yıl 8 aya düşürdü.

Gün geçmiyor ki Kur’an kursları ve cemaat evlerindeki rezillikler, şeyhler ve müritlerinin ahlaksızlıkları içerikli haberlere bir yenisi eklenmesin. Müftü, kurs yatılı olmamasına rağmen -yasa dışı şekilde- çocukların orada kalmasına izin verebiliyor. Asıl trajik olan ise ailelerin de buna izin vermesi. Devletin, mevzubahis çocuklar olunca daha ayrıntılı denetlemesi gereken bu tip oluşumları dinî saiklerle ısrarla görmezden gelmesi, hem çocuklarımızı istismar karşısında savunmasız bırakmakta hem de laikliği yaralamaktadır.