Türkiye’deki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde, tüm vatandaşların Sünni İslam inancına tabi olduğu varsayılarak dayatma üzerine kurulu bir din eğitimi verildiği hepimizin malûmu. Müfredat ve kitaplarda “dinimiz”, “peygamberimiz”, “kutsal kitabımız” gibi taraflı ifadeler kullanmaktan çekinmiyorlar. Alevilik, Hristiyanlık, Musevilik gibi diğer inançların da sınırlı anlatıldığını ve İslami referanslarla oluşturulan bir ahlâk algısı sunulduğunu görmekteyiz. Ateizm, deizm ise sadece satır aralarında kendine yer bulabilmekte. Uzmanlara göre tüm bunlar çocukların ayrımcılık, dayatma ve damgalanma gibi durumlar yaşamasına varacak kadar büyük sorunlara yol açabilir ve belki de açmakta.

Sorun sadece dini eğitimin içeriği değil, dersin zorunlu sayılarak topluma dayatılmasıdır. Hüseyin El, dördüncü sınıfta okuyan kızının din dersinden muaf tutulmasını isteyen bir vatandaş. Talebi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından reddedildi. Ret gerekçesinde ise sadece Hristiyan ve Musevi öğrencilerin din dersine girmelerinin zorunlu olmadığı şeklinde bir cevap yer aldı. Hüseyin El gibi Alevi vatandaşlar da durumdan rahatsız. DW Türkçe’ye konuşan Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat, Aleviler olarak zorunlu din dersinin kaldırılmasını talep ettiklerini dile getiriyor. “İnsanlık suçu bizce. ‘Dinde zorlama yoktur’ deniliyor ama maalesef din dersi 80 darbesinden sonra zorunlu hâle getirildi.” diyor.

Ateizm Derneği olarak sadece Alevi, Hristiyan veya Musevilerin değil bütün yurttaşların, laikliğin gerektirdiği hak ve özgürlüklere sahip olmasını insani bir mesele sayıyoruz. Kampanyayı imzalamak için tıklayabilirsiniz.