2013 yılından beri Norveç Helsinki Komitesi’nin yürüttüğü bir insan hakları projesi olarak düşünce, din veya inanç özgürlüğüne dair izleme ve savunuculuk faaliyetlerine devam eden İnanç Özgürlüğü Girişimi kapsamında Dr. Mine Yıldırım ve Funda Tekin tarafından hazırlanan “Türkiye’de Din veya İnanç Temelli Nefret Suçları 2020” raporu yayımlandı. Raporda, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının konuya dair verileri sunmamış olduğu ve rapora dahil edilmesinin yararlı olacağı düşünülen yargı kararlarına ulaşılmak istendiğinde erişimin sınırlı kaldığı belirtildi. Bu çalışmanın bazı din ve inanç grupları arasında ülke çapında yaygınlaşmamış olmasının da, raporun gerçeği tümüyle yansıtmasına engel olduğu ifade edildi.

Nefret söylemiyle nefret suçu arasında ayrıma gidilen raporda, nefret söyleminin nefret suçunu teşvik etme potansiyeli taşıdığına ve dolayısıyla bu suçlara zemin hazırladığına dikkat çekildi. Raporda, her nefret söylemi içeren ifadenin suç olarak nitelendirilmemesi gerektiği; ancak kimi ülkelerde nefret söyleminin de suç olarak kabul edildiği ve Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinin buna örnek teşkil ettiği belirtildi.

Raporun başka bir kısmında Türkiye’deki Roman, Kürt ve Müslüman olmayan azınlıklara yönelik düşmanca tutumlara ilişkin kaygılar dile getirildi. Türkiye’nin bu konudaki tutumunun değerlendirildiği kısımda şu ifadelere yer verildi:Türkiye nefret suçlarına ilişkin belirli bir mevzuat oluşturmak ve nefret suçlarına ilişkin verileri kaydetmek ve bunları ayrıştırarak kaydetmek konusunda adım atmıyor.Konuyla ilgili olarak TCK’nın 122. maddesindeki başlığın (2014’te yapılan düzenlemeyle) “Ayrımcılık” yerine “Nefret ve Ayrımcılık” olarak değiştirildiği, fakat “maddenin cinsel yönelim, etnik köken gibi kimi özelliklerikapsamaması açısındanfarklı sebeplerle ayrımcılığa maruz kalan bireylerin bu madde kapsamında başvuru yapabilmesinin önüne geçtiği” bildirildi.

Din veya inanç temelli ön yargı saikiyle işlenmiş suçlar kapsamında ise daha farklı bir durum olduğuna işaret edildi ve bu konudaki bazı suçlarla ilgili birtakım düzenlemelerin bulunduğu (“tehdit, onur ve şerefe karşı işlenen suçlar, ibadet yerlerine ve mezarlıklara zarar verilmesi, yaralama, öldürme, halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerlerin aşağılanması”) ispat olarak gösterildi.

Türkiye’de Ocak-Aralık 2020 aralığında din veya inanç temelli ön yargı saikiyle işlenen 14 nefret suçu olduğu, hedef alınanlardan 8’inin Alevi azınlık, 5’inin Hristiyan azınlık ve 1’inin de türbanlı/başörtülü olduğu ifade edildi. Olay türleri ise, ibadet yerleri ve mezarlıklara zarar verme, mala/eşyaya zarar verme, hakaret ve tehdit/tehdit edici davranış olarak sınıflandırıldı.

Raporun nihai kısmında Türkiye’ye yönelik öneriler şöyle sıralanıyor;

  • Uluslararası insan hakları standartlarında bir nefret suçu mevzuatının hazırlanması,
  • Veri tabanı oluşturulup ayrıştırılmış raporlar yayımlanması,
  • Bu konuda çalışma yapan STK’lerin dava açma ve müdahil olma gibi haklarla donatılması,
  • Raporlama ve ihbarların yeterli olmaması nedeniyle mağduriyet anket çalışması yapılması.

Bu raporun ışığında denilebilir ki Türkiye’de azınlık durumunda olan ateist, deist, agnostik vb bireylerin siyasetçiler tarafından açıkça hedef gösterilip nefret söylemi yoluyla şeytanlaştırılması ve laiklik ilkesinin açıkça çiğnenmesi, tüm bu önerilere ve açıklanan İnsan Hakları Eylem Planına tezat oluşturmaktadır. Nitekim bütün yurttaşları temsil etmesi beklenen Cumhurbaşkanının ateist yurttaşları ve inançsız bireyleri hedef alan söylemleri basına da sıkça yansımıştır. 

Sonuç olarak Türkiye’de din ve inanç temelli nefret ortamının var olduğu açıktır; bunu önlemek, yasal düzenlemeler ve kamu politikaları yoluyla devletin sorumluluğundadır. Kanaat önderliğine soyunmuş siyasilerin yaptıkları açıklamalarla azınlıkları fütursuzca hedef gösterip mağdur ettiği bir ülkede, insan hakları konusundaki uluslararası standartların iç hukuka aktarılmasını, mevzuatın bu yönde kapsamlı bir biçimde düzenlenmesini ve her çeşit ayrımcılıkla mücadele edilmesini bekliyoruz.

ÖNEMLİ NOT: 2021 yılı için yine İnanç Özgürlüğü Girişimi tarafından yapılacak din veya inanç temelli nefret suçları izleme çalışmasına katkıda bulunmak isteyenler [email protected] adresinden ilgili birimlere ulaşabilir veya bit.ly/nefret-sucu-bildirim adresinden nefret suçu bildirimi yapabilirler.