Bir kadının en doğal hakkı olan giyim tarzına tepki gösterdiği kadar hiçbir cinayete, tecavüze, yolsuzluğa ve hukuksuzluğa tepki göstermeyen dinci kesim, çarpık ahlak anlayışını her yeni gündem maddesiyle bir kez daha ispatlıyor.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Fikirtepe’de şort giydiği için sözlü tacize uğrayan Şebnem Tüfekçi isimli kadın, söz konusu görüntüleri sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Tüfekçi, bedenine ve bacaklarına rahatsız edici bakışlar atan ve kendisine “utanmaz”, babasına da “Gavat” diyerek hakaret eden Yavuz Atsız adlı şahsa şöyle yanıt verdi: “Sen kaç yaşındasın? İster şort giyerim. Utanmıyorum. Ahlaksız mı oldum şort giyiyorum diye?! Sana ne lan benim ne giydiğimden!” Genç kadın, paylaştığı videoya şu notu düştü: “Bu ülkede sadece şort giydiğiniz için sokakta yürürken bir anda ahlaksız olabilirsiniz. Babanıza hakaret edilebilir. Bana hakaret eden bu kişinin yüzünü herkes görsün diye paylaşıyorum.”

Bu sözlü taciz videosunun ardından sosyal medyada #SANANELAN etiketi gündem oldu ve Tüfekçi’ye dört bir yandan destek mesajları yağdı. Sözlü taciz olayının ardından açıklama yapan Tüfekçi, “Biz artık başörtüsünün de şortun da konuşulmadığı, bambaşka konuların konuşulduğu bir gündem ve ülke istiyoruz. Bunun hayalini kuruyoruz.” dedi. Sonrasında, Yavuz Atsız adlı tacizcinin Las Vegas’taki bir kumarhanede çektirdiği şortlu fotoğraflar ortaya çıktı.

Korumaya çalıştığımız seküler çemberi her geçen gün biraz daha kuşatıp daraltan dinci kesimin tahammülsüzlüğü, “Hentbolcu Merve” vakasında da karşımıza çıkıyor: Urfa Konuklu İmam Hatip Ortaokulu 9. sınıf öğrencisi Merve Akpınar’ın, Hentbol Federasyonunun daveti üzerine gittiği Ankara’da DHA’ya ağlayarak yaptığı açıklamalar, dinci-muhafazakar kesimin gençler üzerindeki yıkıcı etkisini gösteriyor. Merve’ye, kız olduğu için erkeklerin yanında oynayamayacağı ve şort giyemeyeceği söylenmiş. Bunu söyleyenlere “Hayır, oynayacağım” diye cevap veren Merve, Türkiye’de ve kendi köyünde yaşayan kız çocuklarının sesi olup onların kaderini değiştirmek için kendisine söz verdiğini belirtti. Sporu bırakmayı asla düşünmediğini ve meslek sahibi olduktan sonra da hentbol oynamaya devam edeceğini belirten Merve, bu yolla insanların önyargılarını kırmayı hedefliyor.

Urfa Dipnot’un haberine göre, okulun toprak sahasında oynamanın zor olduğunu söyleyen ve antrenman sahasını gazetecilere göstermek isteyen Merve, Haliliye Millî Eğitim Müdürlüğünün talimatıyla idareciler tarafından okula alınmamış. Okul idaresi, Merve’nin de gazetecilerin de okul içinde ve bahçesinde çekim yapamayacağını söylemiş. Kendi okuluna alınmayan Merve’nin verdiği cevap net: “Ben okuluma yeni bir spor salonu açılmasını, saha yapılmasını istiyorum.” Ne yazık ki Urfa’daki resmî kurumlar, bu çağ dışı olayla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı; hatta Haliliye İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’nün, Merve’nin spor hocası Bayram Kaplan’a basın açıklaması yapmaması yönünde talimat verdiği öğrenildi. 

Devletin sahip çıkmadığı Merve’ye sahip çıkanlarsa yine duyarlı vatandaşlar ve kuruluşlar oldu. Merve’nin videosu sosyal medyada gündem olunca, genç sporcuya toplumun her kesiminden, sanatçılardan ve Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve Göztepe gibi futbol kulüplerinden çok sayıda destek mesajı yağdı. Semra & Enver Yücel Vakfı, Merve Akpınar’a %100 eğitim ve spor bursu verdiğini duyurdu.

Dindarlarla dinsizlerin bir arada özgürce yaşamasının ve yaşam biçimi çeşitliliğinin teminatı olan laiklik, bizdeki gibi sadece sözde kaldığı sürece, baskın dinî inanışın çağ dışı yorumları alabildiğine radikalleşme eğilimi gösterecektir. Cinselliğini dinî gerekçelerle bastırdığı için her şeyi cinsellikle ilişkilendiren ve cinsel şiddet eğilimini din yoluyla meşru kılmaya çalışan bu “utanmaz” zihniyet, kadının ne giydiğine, nasıl güldüğüne ve ne zaman sokağa çıkması gerektiğine karar vermeye çalışıyor. Ahlaki olarak suç işlerken bile kadını suçluyor. Theodore Adorno’nun dediği gibi, “Cinsel ahlakın ilk ve tek ilkesi, suçlayanın her zaman suçlu olduğudur.” Ülkemizi kuşatan bu radikal dincilik, birlikte yaşamamızın ve uygarlaşmamızın önündeki en büyük engel. Sözlü taciz mağduru Şebnem Tüfekçi’nin de dediği gibi, “Bambaşka konuların konuşulduğu bir gündem ve ülke istiyoruz!”