Asırlar geçse de modası geçmeyen dolandırıcılık sistemi, cennet vaadi ve ilahî soy kütüğü gibi dinî argümanları kullanarak insanları ağına düşürmeye devam ediyor. Üstelik büyük sloganlara, kaliteli internet sitelerine ve çılgın pazarlama tekniklerine bile ihtiyaç duymadan! Şimdi gelin hep birlikte, hiç eskimeyen bir saadet zinciri olan Dinbank sisteminin basit, ama etkili yöntemlerini örnek olaylar üzerinden inceleyelim…

2020 yılının Kasım ayında yaşanan olay şöyle: Kayseri’deki bir restorana sihirli değneği andıran bastonu ve sihirbaz şapkasını andıran sarığıyla girerek dua okumaya başlayan H.S., sonrasında restoran işletmecisi A.G.’yi telefonla arayıp, “Senin için istihareye yattım, cennete gideceksin’’ demiş ve hesap numarasını gönderdiği A.G.’nin 50 bin TL’sini kendi “ponzi sistemine” aktarmayı başarmış. A.G.’nin “Kimsiniz?” sorusunu, “Sen Allah’a karşı mı geliyorsun?’’ diyerek ilahî bir hamleyle bloke eden H.S., avını adeta çaresiz bırakmış. Baston ve sarıkla, yani taş çatlasa 200 TL’lik bir sermayeyle hedeflediği illüzyonu yaratmayı başaran usta hokkabaz H.S., bu şovuyla diğer ponzici meslektaşlarını kıskançlıktan çatlatmış olsa gerek. Düşük yatırım maliyetinden alınabilecek maksimum kâr, bu örnekte elde edilmiş gibi görünüyor.

Ancak cennet ve istihare (girişilecek bir işin hayırlı olup olmadığını rüyadan anlamak için abdest alıp dua okuyarak uyumak) gibi kavramlar, etkili olmakla birlikte soyut anlamlar içerdiğinden, burada kâr marjı doğal olarak düşük kalmış. Şimdi ders olarak okutulabilecek bir verimlilik örneği olan ve bastonla sarık kadar bile yatırım maliyeti gerektirmeyen diğer yönteme bakalım:

Uğur A., emekli Danıştay hakimi S.Y. ve onun avukat kızlarını, peygamber torunu olduğunu söyleyerek tam 550 bin TL dolandırmış. Danıştay hakimi, “Uğur A. bize Hz. Ali tarafından görevlendirildiğini söyledi. Yaklaşık 550 bin liramı ona kaptırdım. Eşim keramet sandığı halüsinasyonlar gördü ve intihara kalkıştı. Beni cinlerle korkutmaya devam etti. Şüpheli başından beri beni ve ailemi dolandırdı.” diyerek kendisini savunmuş. Bu da nefis bir “minimum maliyetle maksimum kazanç alma” örneği. Uğur A., yatırım sermayesi olarak seçtiği sıfır maliyetli “peygamber torunuyum” söylemiyle, maliyet-verimlilik kavramları açısından belki Çiftlik Bankın sahibi Tosuncuk’tan bile daha fazla kazanarak rakiplerini geride bırakmış ve Türk ponzi tarihine geçmiştir.

Böylece iki güncel örnek üzerinden, hiç eskimeyen bir dolandırıcılık sistemi olan Dinbank’ı incelemiş olduk. Özetle sistem şöyle işliyor: Mavi yumurta üretimine katıl; inanmazsan, dualar ve tekbirler eşliğinde kocaman çiftlik açıyoruz. Yeni üyeler getir, daha çok getir, daha çok kazan sistemlerinden! 

Biz yine de üzerimize düşeni yerine getirip uyarımızı yapalım: “Cennete gireceksin, bana inanmazsan sarığıma inan!” gibi vaatlerden cüzdanınızı sakının!