Son dönemde yaşanan İslamcı saldırıların ardından, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri çeşitli önlemler almaya başladı. 

Fransız hükümetinin radikal İslam’la mücadelenin kapsamını genişletmek amacıyla hazırladığı yasa tasarısı Bakanlar Kurulundan geçti. Müslümanları ve İslam’ı hedef aldığı gerekçesiyle seküler kesimden yoğun eleştiri alan yasa tasarısı, 2021’de parlamentonun onayına sunulacak. Başbakan Castex, yasanın Müslümanları radikallerin etkisinden kurtaracağı görüşünde. Laik değerlerin korunması hususuna vurgu yapan yasa tasarısına göre, evde eğitimle ilgili kurallar yeniden düzenlenecek; bu kapsamda Siyasal İslamcıların tüm coğrafyalarda ideoloji karargâhı ve gerilla medresesi olarak kullandığı ‘’kaçak okullar’’ yasaklanacak. ‘’Cumhuriyet değerlerini desteklemeyi” amaçlayan bu yasa tasarısıyla, sosyal medya platformlarındaki nefret söylemleri ve kişisel bilgilerin korunmasıyla ilgili denetim artırılacak. Ayrıca birden fazla kadınla evlenen erkeklere oturma izni verilmemesi ve bekâret testi yapan doktorlara para ve meslekten men yaptırımı uygulanması da gündemde. Kamu çalışanları için iş yerinde dini kıyafet giyme yasağı, yüzme havuzu, toplu taşıma ve süpermarket çalışanlarını da kapsayacak. Müslümanlara ait dernekler, ancak Fransa’nın değerlerine saygı gösterdiği takdirde yardımlardan yararlanabilecek.

İslamcı uygulamaları kısıtlayan bir diğer ülke de Belçika oldu. Müslümanların “helâl”, Musevilerin ise “koşer” olarak adlandırdıkları dini kesim usulünü yok sayan “kesim öncesi hayvanlara şok verilmesi” kararına karşı iki dini topluluğun yaptığı itirazlar, geçtiğimiz günlerde Avrupa Adalet Divanının açıkladığı kararla reddedildi.

Baskıcı Ortadoğu ülkelerinden kaçarak veya ayrılarak batının özgürlük kalkanına sığınan; ama güçlenip serpildikten sonra ilk iş olarak beşeri özgürlükleri kısıtlamak için baskı ve şiddete başvuran dinci zihniyetin, laiklik temelli bu tasarılara karşı çıkacağına kuşku yok. Karl Popper’ın “demokrasi paradoksu” çerçevesinden bakıldığında, bakalım demokrasiyi yıkmak için demokratik yolları kullanan bu anti-demokrat ideolojilerin sahte serzenişlerini uygar ülkeler daha ne kadar ciddiye alacak?