“Savunuculuk işe yarar, ama yanlış bilgiden korunmak için daha da fazlası yapılmalı.”

Ne yazık ki haber bizim ülkemizden değil.

ABD eğitim sistemi, bilim insanlarının da çabasıyla her geçen gün evrime ısınıyor. Hurafelerin revaçta olduğu bir dönemde, bilim camiasının onlarca yıllık emeği nihayet meyvesini vermeye başladı. 10 Haziran 2020‘de yayınlanan sonuçlar, ABD’de yaratılışçılığın evrim kuramı karşısında bilimsel bir alternatif olduğunu savunan ortaokul biyoloji öğretmenlerinin oranının düştüğünü gösterdi. 2007’de %32 olan bu oranın 2019’da %18’e kadar gerilediği ve evrime ayrılan ders saatinin de yaklaşık %90 arttığını ortaya koydu (E. Plutzer vd. Evo. Edu. Outreach 13, 14; 2020). 

Evrim kuramı, çocuklara tüm canlılarla ortak bir ataya sahip olduklarını ve başka insanlarla farklılıktan çok benzerlik barındırdıklarını öğretir. Grupların içerisinde “ırk” diye tabir ettiğimiz genetik çeşitlilik, bu grupların arasında görülen çeşitlilikten çok daha büyüktür. Her öğrencinin bunu öğrendiği bir dünya hayal edin. 

Son yıllarda öğretmenlerin okullarda öğrettiği dersler ve konuları ele alış biçimleri, biraz da bilim insanlarının devreye girmesiyle değişti. Bu süreçte öğretmen gruplarıyla işbirliği yapan bilim insanları eğitim politikalarını savunmak, eğitim kaynakları hakkında tavsiyelerde bulunmak ve kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere kolları sıvadı.

Ben bunu neden önemsiyorum? Bu, günümüzde ürkütücü yankıları olan uzun bir hikaye. 1995 başladığım uzun soluklu projede, 1918´de grip salgınına neden olan virüsü, muhafaza edilmiş akciğer örneklerinden ayrıştırıp dizilemeyi denedim. Viral genlerin bu kadar uzun süre hayatta kalıp kalamayacağını veya muhafaza edilmiş dokularda varlığını sürdürüp sürdüremeyeceğini bilmiyorduk. Ama bu iş için son derece güçlü bir aracımız vardı: Evrim kuramı. Evrimi anlamak, influenza virüsünün ilk izole edildiği 1918-1930 yılları arasında nasıl değişmiş olabileceği konusunda yerinde tahminlerde bulunmamıza yardımcı oldu. Bu, ölümcül virüsü bulma ihtimali en yüksek olan ayıraçları (reajanları) tasarlamamızı mümkün kıldı. Tüm sonuçları elde ettikten sonra evrim kuramı sayesinde virüsün nereden geldiğini ve taşıyıcılar arasında nasıl hareket ettiğini anladık (A. H. Reid et al. Nature Rev. Microbiol. 2, 909–914; 2004).

Evrim kuramını anlamanın bilimsel bilginin temelini oluşturduğu yönündeki kanaatimden dolayı, 2014 yılında Oakland’daki Ulusal Bilim Eğitimi Merkezi´nde (NCSE) İdari Müdür oldum. Bu kar amacı gütmeyen kuruluşun misyonu, evrimin (ve daha yakın zamanda iklim değişikliğinin) ABD’deki devlet okullarında doğru bir şekilde öğretilmesini sağlamaktır. NCSE 1980’lerin başında, okullarda evrimin yanı sıra yaratılışçılığı da öğretmenin savunulduğu bir dönemde kuruldu. Destekçilerimizle birlikte ders kitabı yayıncılarına, okul kurullarına, federal yargıçlara ve başka kişi ve kurumlara karşı kanıtlarla desteklenmiş bir mücadele başlattık. 

2005 yılında bir federal mahkeme, “akıllı tasarımın” (tıpkı atası olan “yaratılış bilimi” gibi) bilimsel değerden yoksun olduğunu ve dini bir inanç olduğunu tespit etti. Dolayısıyla anayasal olarak, devlet okullarındaki fen derslerinde öğretilmesi söz konusu olamazdı. Ondan iki yıl sonra Pennsylvania Eyalet Üniversitesindeki araştırmacılar, evrimin okullarda nasıl anlatıldığını öğrenmek için öğretmenler üzerinde bir anket çalışması yaptı. Sonuçlar şok ediciydi: Öğretmenlerin yalnızca %51’i, evrimin tartışmasız bir doğa gerçeği olduğunu ve bu konuda bilimsel bir fikir birliği bulunduğunu öğrencilerine anlatıyordu. Yapılacak daha çok iş olduğu ortadaydı.

Bu haftanın sonuçları, NCSE’nin geçen yıl yaptırdığı benzer bir anketten alınmıştır. Sonuçlar yalnızca evrimi öğretmek için harcanan zamanda değil, aynı zamanda bilimsel fikir birliğine (şimdi %67) vurgu yapan eğitimcilerin oranında da artış olduğunu gösteriyor. Görüldüğü gibi işler iyiye gidiyor. 

Bu bağlamda, 2011’de yayınlanan ve evrimin temel bir kavram olduğuna vurgu yapan Next Generation Science Standards (NGSS, Yeni Nesil Bilim Standartları) övgüyü hak ediyor. En kapsamlı gelişmeler, bu standartları veya aynı çerçeveye dayalı başka ilkeleri benimseyen 44 ayrı ABD eyaletinde kaydedildi.

Bilim insanları, evrimin bilimsel eğitim standartlarında doğru şekilde anlaşılmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Yaratılışçılık yanlısı bir fraksiyonun eyalet eğitim kurulunda uzun zamandır egemen olduğu Teksas’ta, profesörler görüşlerini içeren yazılar yayımlamış, okul yönetimlerine beyanlarda bulunmuş ve meslektaşlarını bir araya getirmiştir. Arizona, Iowa, New Mexico, Güney Carolina ve başka yerlerde de benzer senaryolar yaşandı. Genellikle bilimsel topluluklar aracılığıyla faaliyet gösteren bilim insanları NGSS’nin geliştirilmesinde kilit rol oynarken bu süreçte öğretmen grupları, vakıflar ve başka platformlar da yer aldı. Bilim insanları, öğretmenler için evrim kaynakları geliştirilmesine de ayrıca katkıda bulundu. Hiç kuşkusuz işin yükünü sırtlananlar öğretmenler oldu; ancak çok sayıda bilimsel topluluk tavsiye ve aktif destek bağlamında devreye girdi. Sınıf ziyaretleri, eğlenceli olmakla birlikte, ancak birkaç düzine öğrenciye ulaşır; oysa grup çalışması milyonlara yardım eder. 

Ne yapılmalı?

Ne yazık ki savunulması gereken tek bilim alanı evrim değil. Devletler, iklim değişikliği konusunu bilimsel açıdan sık sık hafifletiyor veya çarpıtıyor. Küresel ısınmanın geniş çapta kabul görmediği topluluklarda tartışmadan kaçınmak isteyen öğretmenler, insanların iklim değişikliğinde oynadığı role ilişkin karışık mesajlar gönderiyor. Çoğu kendi bilgisine güvenmiyor ve daha fazlasını öğrenmeye de hevesli. 

Bilim insanları, toplumlarına ve yerel yöneticilere bilimsel eğitimin kendileri için önemli olduğunu ve gönüllü olmaya istekli olduklarını bildirerek yardımcı olabilirler. Öğretmen gruplarıyla çalışın, bilim standartları hakkında bilgi sahibi olun, yeterli kaynaklar için baskı yapın. Değişim yavaş olacak, ama mümkün. 

Yeni bir küresel pandemiyle boğuştuğumuz şu günlerde, evrim kuramı bir patojeni anlamak adına bir kez daha büyük önem arz ediyor. Virüsün nasıl bulaştığını öğrenmemize ve güvenlik açıklarını belirlememize yardımcı oluyor. Komplo teorilerine karşı koymamıza yardımcı oluyor. Karmaşık dünyamızı anlamamıza katkıda bulunan bilim insanlarının gençlere evrim konusunda bir anlayış kazandırma çabaları beni çok sevindiriyor.

* Bu yazı, Ann Reid’in Nature’da yayımlanan Haziran 2020 tarihli makalesinden uyarlanmıştır.