Cumhuriyet’e “Kanlı Darbe” demek; Tarihimize ve bu millete hakarettir

Geçtiğimiz günlerde eski milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın Cumhuriyet’in ilanını “1923 Kanlı Darbesi” olarak nitelendirmesi, yalnızca tarihi gerçekliklere değil, aynı zamanda bu toprakların binbir emekle yoğrulmuş bağımsızlık mücadelesine de açık bir hakaret niteliğindedir. Bu tür ifadeler, cehaletin ötesinde kasıtlı bir tarih tahrifatına işaret eder.
Cumhuriyet bir halk iradesidir, darbe değil.
Darbe, meşru bir otoriteye karşı yasa dışı yollarla güç kullanılarak yapılan bir müdahaledir. Oysa Cumhuriyet’in ilanı, halkın kendi kaderini tayin etme iradesinin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ete kemiğe büründüğü bir halk devrimidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun iflas ettiği, halkın sefalet içinde yaşadığı bir dönemde, millet egemenliğini esas alan bir yönetim biçimi kurulmuş, padişahın kutsal ilan edilen mutlak otoritesi yerine halkın iradesi geçirilmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın kanı, Cumhuriyet’in harcıdır.
Cumhuriyet, emperyalizme karşı verilen bir ölüm kalım savaşının sonucudur. Atatürk ve silah arkadaşları, bu milletin alnına “bağımsızlık” mührünü vurmuşlardır. Bu mücadeleyi bir “darbe” gibi göstermek, tarih bilmezliğin ötesinde, düşman diliyle konuşmaktır. Bu gibi sözde milletvekilleri iktidar vekili olduklarından mevcut iktidarı kaybetmemek istememektedirler. O sebeple din soslu çakma milliyetçilik tiyatrolarını oynamaktadırlar.
Bu sözler, monarşi sevdalılarının sayıklamalarıdır.
Ahmet Hamdi Çamlı’nın açıklamaları, sadece bir tarih çarpıtması değil, aynı zamanda demokrasi ve halk egemenliği ile sorunu olan bir bedevi zihniyeti ürünüdür. Padişahlık özlemi, tek adamlığa duyulan özlemle birleştiğinde, ortaya çıkan tablo, özgürlükçü değil, totaliterdir. 1923’ü bir “darbe” olarak görmek, demokrasiyi bir “lütûf” sananların zavallı bakış açısıdır. Kendi kitlesinin bile dikkate almadığı şoför beyi, halkın vergisiyle rahatça yaşayabilmektedir.
Cumhuriyet, halkın namusudur.
Cumhuriyet yalnızca bir yönetim şekli değil, aynı zamanda toplumsal bir sözleşme, eşit yurttaşlık idealidir. Kadınıyla erkeğiyle, zenginiyle yoksuluyla herkese söz hakkı tanıyan bir rejimdir. Bu ifadeleri Arapçılık fantezileriyle halkı sefalete sürükleyen ve gün geçtikçe itibar kaybeden, kendi kitlesine iktidara gelmeden sattığı hayallerini gerçekleştiremeyen, hatta imaj olarak kendi kitlesini utandıran bir partinin vekilinin sözde hezeyanları diye yorumluyoruz.
Haber Kaynağı