En français au dessous.

Bireyin fikirlerini ve/veya eleştirilerini özgürce dile getirebilmesi anlamına gelen ifade özgürlüğü, inanç ve düşünce özgürlüğünün temelini oluşturan, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ilan edilen temel insan haklarından biridir. Kişiler, kurumlar, hükümetler, siyasetçiler ve akla gelebilecek her şey, ifade özgürlüğü kapsamında eleştirilebilmelidir; buna dinler de dahildir. Ateizm Derneği olarak, bireyin sorgulama, araştırma ve öğrenme sürecinin sonunda varılan aydınlanmanın ancak ifade özgürlüğünün var olduğu toplumlarda gerçekleşebileceğinin bilincindeyiz. Bu bağlamda, Fransa‘da gerçekleşen vahim saldırıyı ve sonrasında yaşananları üzüntüyle takip ettiğimizi belirtmek isteriz.

Bilindiği üzere Fransa’da bir öğretmen, İslam Peygamberi Muhammed‘in karikatürlerini öğrencilerine gösterdikten sonra bir Müslüman tarafından vahşice katledildi. Bu insanlık dışı olayın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un düşünce ve ifade özgürlüğünü vurguladığı, ülkesindeki İslami unsurlara laiklik çağırısı yaptığı ve “İslam’ın yapılandırılması“ gerektiğini söylediği bir zaman diliminde gerçekleşmesi düşündürücüdür. Söz konusu olay, İslamcı unsurların modern dünyaya uyum sağlamak gibi bir çabalarının olmadığını bir kez daha göstermiştir. Her zaman laiklik ve düşünce özgürlüğünün taraftarı olan bizler, İzmir’deki bir camiden “Ciao Bella“ şarkısı çalınmasını nasıl kınadıysak, Fransa’da ve tüm dünyada yankı bulan bu olayı da gerek ifade özgürlüğü gerek yaşam hakkı kapsamında kınıyoruz.

2015 yılındaki Charlie Hebdo terör saldırısıyla birlikte ifade özgürlüğüne savaş açan İslamcı şiddet unsurları, Avrupa‘da yaşayan Müslüman kökenli insanları da zan altında bırakmaktadır. İslam siyasallaştıkça ve radikalleştikçe Müslüman derneklere, kuruluşlara ve bireylere yapılan baskılar da doğal olarak artmaktadır. Bu olayların Avrupa‘da nasıl yankı bulduğu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un açıklamalarından ve saldırıyı protesto eden Fransa halkının tepkilerinden anlaşılmaktadır.

Tüm bu olayların Türkiye‘ye yansıma şeklini kaygıyla karşılıyoruz. Sünni İslam’a itaat etmeyen her kesimi düşman belleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, bir insanın dini bir gerekçe yüzünden vahşice katledildiği bu elim olayda, söz konusu teröriste karşı herhangi bir kınamada bulunmazken, ifade özgürlüğü çerçevesinde karikatür çizenleri aşağılamıştır. İngiltere, Kanada, İrlanda ve Yunanistan gibi pek çok Batı ülkesinde dine hakaret yasaları birer birer rafa kaldırılırken ve kutsalları eleştirmek ifade özgürlüğü kapsamına alınırken, laik bir Cumhuriyet olan Türkiye‘nin karanlık eller tarafından günden güne geriye götürüldüğüne, uygar ve refah seviyesi yüksek olan ülkelere aksi yönde ilerlediğine üzüntüyle tanık olmaktayız. 

Türkiye’yi yönetenler cumhuriyetimizin yapı taşı olan laikliği yok etmek pahasına İslamcı politikalarından vazgeçmediği sürece, bu yılan dönüp Türkiye’yi de ısıracaktır. Bu bağlamda devlet yetkililerinin bu tutumdan bir an önce vazgeçmesini temenni ediyor, İslami terörü ve katili kınamayan, ama ifade özgürlüğünü kullananları kınayan karanlık zihniyeti kınıyoruz!

* * *

Nous condamnons ceux qui condamnent

Comme on le sait, un enseignant en France a été brutalement assassiné par un musulman après avoir montré les caricatures du prophète de l’islam à ses élèves. Il est suggestif que cet événement inhumain ait eu lieu à un moment où le président français Emmanuel Macron a souligné la liberté de pensée et d’expression, a appelé à la laïcité des éléments islamiques dans son pays et a déclaré que “L’Islam devrait être structuré.“ L’incident en question a montré une fois de plus que les éléments islamistes n’essaient pas de s’adapter au monde moderne. Comme nous, qui avons toujours été partisans de la laïcité et de la liberté de pensée, condamnons le vol de la chanson “Ciao Bella“ dans une mosquée d’Izmir, nous condamnons cet événement qui résonne en France et dans le monde entier, tant dans le cadre de la liberté d’expression que du droit à la vie. 

Les éléments de violence islamiste qui ont déclaré la guerre à la liberté d’expression avec l’attaque terroriste de Charlie Hebdo en 2015, ont également mis en suspicion les personnes d’origine musulmane en Europe. Au fur et à mesure que l’islam se politise et se radicalise, la pression exercée sur les associations, organisations et individus musulmans augmente naturellement. La façon dont ces événements ont résonné en Europe est comprise à partir des déclarations du Président français Emmanuel Macron et des réactions du peuple français qui a protesté contre l’attaque.

Nous sommes préoccupés par la façon dont tous ces événements se reflètent en Turquie.  Ali Erbaş, le president des Affaires Religieuses, qui considère chaque segment qui n’obéit pas à l’Islam Sunnite comme un ennemi, n’a pas condamné le terroriste en question dans ce grave incident, au cours duquel une personne a été sauvagement tuée pour des motifs religieux, tout en humiliant ceux qui ont dessiné des caricatures dans le cadre de la liberté d’expression. La Grande-Bretagne, le Canada, l’Irlande et la Grèce, comme de nombreux pays occidentaux, tout en supprimant une étagère de lois blasphématoires et en récupérant la portée de la liberté d’expression pour critiquer le sacré, la laïque est une République que l’obscurité de la Turquie a ramenée au jour le jour par les mains, civilisées et le bien-être des autres à des pays avec nous constatons avec regret qu’il évolue dans cette direction. 

Tant que ceux qui gouvernent la Turquie n’abandonneront pas leurs politiques islamistes au détriment de la destruction de la laïcité, qui est la pierre angulaire de notre république, ce serpent reviendra et mordra la Turquie. Dans ce contexte, nous espérons que nos anciens de l’Etat abandonneront cette attitude au plus vite, et condamneront la sombre mentalité qui condamne ceux qui ne condamnent pas la terreur islamique et les assassins, mais qui utilisent la liberté d’expression!