Önder İmam Hatipliler Derneği’nin YouTube’daki Ramazan Bayramı özel programına katılan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İmam Hatip okullarıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Konuşmasında, “Ortaokul ve lisede okuyanların yüzde 15’i değil de yüzde 25’i imam hatipte okusun da ondan sonra üniversitelere gitsin istiyoruz. Bunun faydasını yaşıyoruz şu anda. Ülkemiz imam hatip neslinin gayretleriyle bugünleri yaşıyor” diyen ve Diyanet’e yönelik saldırılarda bulunulduğunu da iddia eden Erbaş, “Bu saldırılardan Diyanet güçlenerek çıkıyor. Demek ki teşkilatımız onları rahatsız edecek bir şey yapıyor ki yıpratmaya çalışıyorlar. Onlar yıpratmaya çalıştıkça da teşkilatımız daha güçleniyor ve kuvvetleniyor” diye ekledi.

Ülkemizin bugün içinde bulunduğu duruma baktığımızda işsizliğin kol gezdiğini, dışarıya bağımlı bir ekonominin sürdürüldüğünü, toplumsal eşitlik ve özgürlük kriterlerinin her alanda baskılandığını ve toplumda tahammülsüzlüğe dayalı genel bir gerginliğin hüküm sürdüğünü görüyoruz. Dolayısıyla Erbaş’ın “Ülkemiz imam hatip neslinin gayretleriyle bugünleri yaşıyor” söyleminin altı gerçeklerle doldurulduğu zaman ortaya pek de güzel bir tablo çıkmıyor. 18 yaş altındaki gençlerimizin en çok ihtiyaç duyduğu şey, dışarıya bağımlılığı olmayan ve kendi bilimini, teknolojisini üretebilen daha müreffeh, daha özgürlükçü, hayallerini gerçekleştirebilecekleri bir ülkede yaşamaktır. Bu da ancak düşünce özgürlüğü kapsamında sorgulama yaparak görüşlerini korkmadan dile getirebilecekleri laik bir eğitim sistemi ve toplumsal yapıyla mümkün olabilir. 

Gençler, onlara hayallerinden ve haklarından feragat etmeyi öğütleyen dini liderlerin hedef tahtası veya kobay faresi değildir. Yeni nesli “yüzde 25” veya “1.5 milyon” gibi sayısal ifadelere hapsetmek ve niteliksiz bir nicelik olarak adlandırmak, kendi siyasi, dini ve ticari rantları için “öfkeli çocuklar” yaratma projesinin başka bir adımıdır. Bu çağ dışı projeden rahatsız olmak, her insanın en doğal ve haklı tepkisidir. Toplumu esir almaya çalışanların, dindar olduğu kadar da kindar olanlardan ve onlara her istediklerini verenlerden çıktığı unutulmamalıdır. Daha fazla din takviyesiyle gençlerimiz daha bilinçli olmaz, aksine evrensel sağduyudan uzaklaşır. Onları bilinçli, ahlaklı ve duyarlı bir vatandaş yapabilecek tek sistem laik ve bilimsel eğitim sistemi ve düşünce özgürlüğüdür.