Laiklik karşıtlığıyla bilinen bir kanalda toplumsal cinsiyet terimleri üzerinden İslami propaganda yapılırken kullanılan ifadeler dikkat çekti. Alanında uzman olmayan kişilerin konuştuğu programda İstanbul Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler’in toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında yaptığı çalışmalar, sadece din kaynak gösterilerek eleştirildi. Programda, geleneksel cinsiyet rollerini reddeden ülkelerden ve kişilerden bahsedilirken homofobik ve nefret dolu ifadeler kullanıldı.
Programın en dikkat çeken konuğu ise Aydın Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. M. K. Özgüven oldu. Özgüven, “toplumsal cinsiyet eşitliğini yok etmek için baskı yapılması gerektiğini” ve “ancak laik bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasasının değişmesiyle bu sapkınlıkların önüne geçilebileceğini” savundu. Yer yer komplo teorilerine de yer veren Özgüven, akraba evliliğinin helal olduğunu vurguladı: “13 yaşında hem aklen hem vücuden belli bir noktaya gelmiş bir insana sen diyorsun ki, 10 yıl boyunca kadınlığını yaşamayacaksın, doğurmayacaksın, ama Allah o genci özellikle öyle yaratmış” diyen Özgüven, ardından “12 ila 17 yaş arasındaki kız çocuklarının çocuk doğurmak için en uygun yaşta olduklarını” söyledi.

21. yüzyılda hala akraba evliliğini savunmak, bilime sırt çeviren ve genetik hastalıkları adeta teşvik eden bir tutumdur. İçlerindeki bastırılmış cinselliği ve ilkel güdüleri din yoluyla maskeleyen, bunu cinsel şiddet olarak dışa vuran böyle kimseler bilmelidir ki, onların olgun kadınlar olarak gördüğü ama aslında yalnızca birer çocuk olan bu masum bireyler, vizyonu ve misyonu çocuk doğurmak olan “süper kadınlar” değildir. Bu bir çocuk istismarıdır ve adı da PEDOFİLİ’dir. Tam da hayatı yaşayacak, sorgulayacak, keşfedecek ve mutlu olacak yaştaki çocukları bugünün cariyeleri olarak görenlere, onları birer üreme makinesine dönüştürmenin hayalini kuranlara tek söylenmesi gereken şudur: “Ahlak ve namus denince aklına çocuk ve kadın gelen herkes ahlak düşmanıdır.”

Çocuk istismarının ve kadına yönelik şiddetin görmezden gelindiği ve cezasız kaldığı bir ortamda akraba evliliğini ve pedofiliyi din kisvesi altında meşrulaştırmaya çalışanların, hayali ve ilahi bir mahkemede değil toplumun ve gerçek hukukun önünde yargılanarak cezalandırılması gerekmektedir.