Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş geçen haftaki Cuma vaazında, korona virüsün sebebinin eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkiler olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Ankara Barosu insan haklarını vurgulayan bir bildiri yayınlamış, Diyanet İşleri de bu bildiri nedeniyle Ankara Barosu hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Bugün gelinen noktada ise bu suç duyurusu, laik bir hukuk devletinde farklı kesimden insanların düşünce özgürlüğünü, dinsel tercihlerini ve cinsel yönelimlerini savunmakla yükümlü bir baronun nezdinde bütün seküler kesime karşı dindar çevrelerin sosyal medyada başlattığı medyatik bir cihada dönüştü. Diyanet’in bir devlet kurumu olduğu, bu yüzden de bütün inanç kesimlerine eşit mesafede durması gerektiği, sadece Müslümanların değil gayrımüslim ve eş cinsel bireylerin vergileriyle de finanse edildiği düşünüldüğünde, “sesi çağlar öncesinden gelen” bu kurumun özellikle COVİD-19 salgını sürecinde çoğulcu ve bütünleştirici açıklamalar yapmak yerine, ayrımcılığın sözcülüğünü yapmayı tercih etmesi, çağa ve akla ayak uyduramamasından kaynaklanan kaygı ve korkunun sonucudur.

Bilgisayar başından eş cinsellere nefret söyleminde bulunanlara da bir hatırlatma yapmak isteriz: Bilgisayarın babası olarak bilinen İngiliz matematikçi Alan Turing eş cinseldi. Bugün onun sayesinde oturduğunuz yerden eş cinsellere rahatça hakaret edebiliyor ve nefretinizi bütün dünyaya duyurabiliyorsunuz. İnsanlığa ve uygarlığa yaptığınız katkıların devamını dileriz.

Ateizm Derneği olarak bu talihsiz süreçte LGBTQI+ bireylerin ve insan hakları vurgusu yapan kahraman hukukçularımızın yanında olduğumuzu duyururuz. Biz güce duyulan sevgiye değil, sevginin ve empatinin gücüne inanıyor; hayatı siyah beyaz olarak görenlere inat, farklı renklerin güzelliğini vurgulamaya devam ediyoruz. Çünkü bir gökkuşağı gibi farklı renklerimizle ve hep birlikte güzeliz!