12 Eylül 1980’den bugüne Türkiye Cumhuriyeti tarihinde karşı karşıya kaldığımız, halkın iradesine ve demokrasiye yönelik en büyük saldırılardan birini yaşıyoruz.
2002 yılında Türkiye’de gerçek demokrasiyi yeşertmek vaadiyle iktidara gelen bir partinin, süreç içerisinde nasıl bir dönüşüm geçirdiğini gördük.
O günden bu yana, hukuk devleti başta olmak üzere, devletin tüm kurumlarını işgal eden, güçler ayrılığı prensibini ortadan kaldıran bu siyaset anlayışı, pek çok anti-demokratik uygulamaya imza attı.
Bugün itibarıyla yaşanan ve demokrasiyi yok etmeyi hedefleyen bu girişim ise, ancak 12 Eylül 1980 darbesiyle kıyaslanabilecek kadar tehlikelidir.
İnsanlık değerlerinin savunucusu olarak gelişmiş bir demokrasi içinde yaşamak isteyen bizler, her yurtsever gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başta olmak üzere, pek çok kişiye yönelik bu antidemokratik ve hukuksuz saldırılara karşı durmayı bir yurttaşlık görevi olarak görüyoruz.
Vesayetin hiçbir türünün, ülkenin geleceğini karartmasına izin vermemek için…
Her ne olursa olsun, demokrasi ve hukuk devletinden vazgeçmemek için…