Uşşakî cemaati lideri Fatih Nurullah, geçtiğimiz günlerde cemaatin YouTube kanalı üzerinden yaptığı bir açıklamada, müritlerine devletin kontrol mekanizmalarında olmaları yönünde öğüt verdi ve Tayyip Erdoğan’ın, kendilerine ‘bekleyin’ dediğini iddia etti.

Bu beyanı gerçekten doğru mu, kendisine gerçekten bir taahhütte bulunuldu mu bilmiyoruz. Nitekim geçmişte, elini öpenlerin cennete gideceğine dair beyanları da olmuştu. Ancak gerçek olsa da olmasa da, böyle bir açıklama yapabiliyor olması ciddi bir tehlikenin belirtisi olarak kabul edilmeli. Yakın tarihimizde 15 Temmuz gibi bir travma varken, bu kavramların üzerinde durmak gerekiyor.

Tarikat, cemaat ve mürit kavramları

Tarikat kelimesi, tasavvuf literatüründe Hakk’a ulaşmak için benimsenen yol olarak tanımlanmaktadır. [1] İslam Ansiklopedisinin tarikat maddesinde belirtildiğine göre, bir tarikat mensubu yani mürit olabilmenin temel koşulu, şeyhe kayıtsız şartsız itaat etmektir:

Bir tarikata girmek isteyen kimsenin (tâlip, muhip) mutlaka o tarikatın şeyhine intisap (biat) etmesi gerekir. Tarikata girmeye son dönemlerde “ahz-ı tarîkat”, bir şeyhe bağlanmaya “ahz-ı yed” (el alma) denilmiştir. Biat tâlibin mânevî bağlılığını ve teslimiyetini simgeler ve bu yolla şeyhin feyzinden faydalanması beklenir. Aynı zamanda şeyhe ve onun vereceği emirlere tam anlamıyla bağlı kalacağına dair söz vermeyi (ahid) ifade eden biat sırasında müride hırka ile serpuş giydirilir. [2]

Tarikat mensubu, tüm evreni var eden Tanrı’nın buyruklarına uymak için en geçerli yolda olduğunu düşünür. Şeyh ise bu yolda yol göstericidir ve hakikatin nihai temsilcisidir. Dolayısıyla mürit olmanın temel koşulu, bu temsilcinin emirlerine bu emirleri mantık süzgecinden geçirmeden biat etmek, onun emrettiği işleri doğru ve faydalı olup olmadığını sorgulamadan yapmaktır. Nitekim şeyh hem ruhun hem de aklın yol göstericisi olarak kabul edilir. Kutsalı temsil ettiğine inanılır ve Hakk’tan gelen bilgiyi müride ilettiği düşünülür.

Bu noktada mürid kavramına da değinmekte fayda var. Bir tarikata mensup olup şeyhin yolundan giden kişi mürid olarak adlandırılır. Müridin bu sıfatı hak etmesi ve koruyabilmesi için yapması gereken birçok iş vardır. İslam Ansiklopedisine göre, kişinin kendi iradesini yok sayması bu işlerin başında gelir:

Çünkü kişinin Hakk’a giden yolu tutması artık bundan sonra bu yolda  Hakk’ın iradesine göre yürümesi, bu iradenin bulunduğu yerde kendi iradesini terk etmesi demektir.” [3]

Tarikatların çeşitli ritüelleri, uygulamaları vardır ve bunların temel amacı, kişinin kendi egosunu, benliğini, iradesini veya dini terminolojiyle ifade etmek gerekirse nefsini ayaklar altına almaktır. Mürid, normal ve sağlıklı insanlara mantıksız görünen birçok eylemi yapmak ve söylemi kabul etmek zorundadır. Şeyh, ahlaka aykırı davranıp kötü işler yapsa bile, mürid şeyhini takip eder. Nitekim şeyh kötü görünen bir şey yapıyorsa, bunun için mutlaka iyi bir sebebi vardır.

Önemli tasavvuf âlimlerinden biri olarak kabul edilen İmam Rabbani, şeyhini sorgulayan müritlere şu öğütleri verir:

Bu taifeyi inkâr eden, onların bereketinden mahrumdur. Onlara itiraz eden dâhi hüsrana uğrayıp düşüp varlığını yitirir. Müridin nazarında şeyhin duruşu ve hareketi boş bulunmadıkça mürid, onun kemalâtından bir şeye nail olamaz… Eğer mürid, şeyhi için kıl kadar nefsinde itiraz duygusu beslese, hem de içinde ona karşı muhabbet ve ihlas olmasına rağmen, bu durum kendisinin ziyanı, hüsranı ve mahrumiyetidir.”[4]

İslami kaynaklara bakarak değerlendirebildiğimiz kadarıyla mürid olmak, en ufak bir şüphe duymaksızın itaat etmeyi gerektirir. Şeyh, daha önce yaptığı gibi yetkinin kötüye kullanılmasını, sivillerin öldürülmesini emretse bile buna uyulması gerekir. Nitekim şeyh böyle bir talepte bulunuyorsa, müridin ilmi yetmediği için göremediği iyi ve hayırlı bir sebep vardır.

Bu yazıyı okuyan dindarlardan bazıları muhtemelen yukarıda geçen tanımları ve menkibeleri doğru anlamadığımızı, ilmimiz yetmediği ve kalp gözümüz kapalı olduğu için yanlış yorumladığımızı iddia edecektir. Fakat tarihi birikimimiz, yakın zamandaki tecrübelerimiz ve sosyal psikoloji bilimi, bize şeyh-mürid ilişkisinin tehlikeli boyutlara varabileceğini gösteriyor.

Sosyal psikoloji ve tarikat ilişkisi

Toplu hâlde kendini kırbaçlayan, zincirlerle sırtında yaralar açan, ateşin üzerinde yürüyen, histeri krizleri geçirerek kendinden geçen insanları hemen herkes görmüştür. Eğer bu insanların yaptığı, bir araya gelip tuhaf dans figürleri sergilemekten ibaret olsaydı, tüm bu görüntülere ve eylemler katlanılabilir nitelikte olabilirdi. Oysa bu insanlar kendi bedenlerine  zarar vermekten çekinmiyor, üstelik buna başka insanları da alet ederek kitlesel bir zarar verebiliyorlar. Hatta tarihte bir külte mensup kişilerin topluca intihar ettiği vakalar bile var.

Tarikat bağlılığı sosyoloji ve sosyal psikoloji ile açıklanabilecek bir fenomendir.

Kült sosyolojisi üzerine çalışmalarıyla bilinen Janja Lalich’e göre, insanların kültlere mensup olmalarının en büyük sebebi yalnızlık ve anlam arayışıdır. [5]  Ayrıca özgüven eksikliği de kült mensubiyetinde kuvvetli bir motivasyondur. Kültler, bu insanlara yakın bir dost gibi görünür. Sosyal hayatta başarısız, özgüven eksikliği yaşayan, yalnız hisseden kişi kendini bir anda önemsendiği bir ortamda, güçlü görünen bir bütünün parçası olarak bulur. Fakat bu mensubiyetin bir karşılığı vardır. Kültler, katı hiyerarşinin geçerli olduğu yapılardır. Mensuplar kendi düşüncelerinden, fikirlerinden, şüphelerinden tamamen sıyrılmak, bireyselliklerini yok saymak ve ne kadar kötü veya utanç verici görünürse görünsün, liderlerinin söylediklerini yapmak zorundadır. Mutlak bir inancın etkisiyle, insanın aklına gelebilecek her çeşit sorgulayıcı düşünce yok olur; eleştirel düşünme yeteneği tümüyle kaybolur; yanıtsız sorular inançla doldurulmak suretiyle yanıtsız kalmaya devam eder.

Kült ve tarikat sözcükleri birebir aynı anlama gelmese de, bu iki kavram aslında birbirine oldukça yakın. Nitekim kültler hakkında yapılan bu tespitler, yukarıdaki tanımlara da uyuyor.

Psikolojide grup uyumu olarak bilinen bir kavram vardır. İnsan, mensup olduğu ve birlikte zaman geçirdiği gruba uyum sağlama eğilimindedir. Milgram deneyi ve benzerleri, grup uyumunun ve kesin itaatin sonuçlarını ortaya koyan ilginç veriler sunmuştur. Kendi benliğini, egosunu ve iradesini hiçe sayan bir müridin, emir verildiği takdirde, Milgram deneyine katılan ve emirlere itaat ederek insanları öldürecek seviyede elektrik vermeyi göze alan deneklerden çok daha korkunç işler yapabileceğini tahmin etmek zor değil.

Bireyin karşısına müridi koymak

Belli grupların ve liderlerin gölgesi altında bireyin kaybolduğu sistemler Orta Çağ’dan kalmadır. İnsanlık tarihi, bireyi köle veya mürid yapmaya çalışan, kesin bir itaat altına almayı amaçlayan sistemlere karşı verilen mücadelelerle doludur. Bireysel özgürlüklerin çoktan kazanılmış olması gereken Modern Çağ’da yaşamamıza rağmen, duygusal olarak hâlâ Orta Çağ’da yaşayan ve bu devrin esaslarını günümüze hâkim kılmak isteyen bir güruhla karşı karşıyayız.

Uşşaki tarikatı liderinin açıklamaları, ciddi bir tehlikenin varlığını gösteriyor. Mürid, bireyin karşısına yerleştiriliyor ve kontrol mekanizmalarında yer alması bekleniyor. Şeyhinin elini öpüp cennete gidebileceğine inanan insanların, sahip oldukları makamlarda adil ve doğru davranmalarını, şeyhin –kendi tanımlarıyla–  nefsine yenilmesi hâlinde ona karşı çıkıp doğru olanı yapmaları ne kadar mümkündür?

Bizler, “Fikri, irfanı ve vicdanı hür” bireyler olmayı tercih ediyoruz. Mürid olmayı; kendi irademizi, vicdanımızı, aklımızı yok sayarak Tanrı ile insan arasında bir iletken vazifesi gördüğünü iddia eden kişilere boyun eğmeyi her zaman reddedeceğiz. Böyle zorbaların, tiranların ve insan aklını hiçe sayanların yetki sahibi olmasının ne kadar tehlikeli olduğunu göz ardı etmek, tarihten ders çıkarmamak ve insanlığın bunca birikimini ve kazanımını hiçe saymak anlamına gelir.


[1] İslam Ansiklopedisi, tarikat : https://islamansiklopedisi.org.tr/tarikat

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/tarikat

[3] İslam Ansiklopedisi, mürid : https://islamansiklopedisi.org.tr/murid

[4] Mektubâtı Rabbani, çev. Abdülkadir Akçiçek, Dergâh Yayınları, 1998 s. 474

[5] https://ed.ted.com/lessons/why-do-people-join-cults-janja-lalich